Sunday, October 25, 2009

sirkte bir gece

cüceydi,kördü,
yeşil bir yılandı trapezde

bıçak çekerdi gece yarıları
isimsiz gölgelere

kuşlar alıp götürmeden ruhunu
soluksuz bir limanda
bekleyen yelkenliye

10. Yılında Adapazarı

Geçerken uzaktan baktım sağımda solumda
sessiz telgraf direkleri,ağaçlar,evler

on yıl saydım kağıtlardan,zaman geçmesin istedim
sonunda saymayı bıraktım gözlerimi kapatıp

Düz gidersen istanbul var karşıda,
sola dönersen adapazarı

14-15.10.2009 BODRUM

Yukarı bakıyorum teyzemin bahçesinden
karşı tepede üçe ayrılan ince bir yol
adını bilmediğim otların yumuşak kokuları

biliyorum,başka yerlerde kış

başımın üstünden geçen sessiz bulut ırmağı

Tuesday, October 13, 2009

biraz önce ellerimde zamanı dondurdular
içimi doldurdular ölü bir hayvan gibi

uzarken kenarsız ankara sokakları
gündüzü gecesi belli olmayan

işaretler,silüetler,isim kalıntıları

kırık bir pencere,türküsüz gecelerde
gözleri yanmış saatlerin akşamı

kaçarak bütün okullardan elleri ceplerinde
döndükçe bitmeyen soluk meydanlarında

gayrı bitmez bu kağıdın yazdığı
sıkılı bir yumruk gibi durur avuçlarımda

bitti mi diye sordum henüz bitmedi birşey
tebeşirle adını yazmasam da duvara

bende bıraktığın bir resim soluk yüzlü
ardından dökmediğim bir kuru gözyaşı uzun

Monday, October 05, 2009

Doğum Günüm


Kırmızı tuğlalı birbirine benzeyen evlerin ardarda dizildiği
Yağmurlu bir kentin sabahına
iki katlı otobüsler pembe burunlu kadınları
son duraklara götürürken doğdum ben
ve anneme gülümsedim hemen.

“bak,gri bir gökyüzü” dedim.
elmalı turta ve çabuk olun
ikindi çayını kaçırmamak için az
sonra.

üç istasyon ötede yeraltı treniyle
yuvarlak gözlüklü bir adam oğluna isim arıyordu
"Home Office". "Birth Certificate".

doğuştan göçmen hissederek dolaşmak çıkmaz sokakları
Galiba böyle başlıyordu.

Friday, October 02, 2009

"soyun!" dedim ona ,uzanalım asfalta
oysa çıplaktı yanımda yıllar boyunca
iki nehir geçtik ve çamurdan evler
karanlık uzadı avucumuzda

d.