dolmuşa bindik, hareket etti...havada iki ağır kok, döşemelerin naylonu ve benzin kokusu. esen rüzgara göre birisi artıp öteki azalıyor, sanki yarıştalar. bakanlıklar, kızılay,sıhhiye, dolmuş dışkapı'ya kadar gidecek.cızırtılı bir hoparlör, onun sevmediği bir müzik.zafer çarşısını geçiyoruz tam, yenielrde moda olan o şarkı başlıyor:" ikimiz bri fidanın..." benim hoşuma giden ince bir kadın sesi, aşk nedir sevda nedir bilmesem de bu şarkı içimde bilmediğim bir yere dokunuyor. dolmuş biraz ileriden sola dönse, onun bir zamanlar kilitli kaldığı askeri binanın önünden geçiverecek. dönmüyor, düz gidiyor. aklımda demin dinlediğim şarkı, bir itirafta bulunuyorum "ben çok seviyorum bu şarkıyı..." yüzünü buruşturuyor, "ben sevemedim" diyor. şuna bak, sanat müziği desen değil, türkü değil, sözlerde bir sürü gramer hatası, düşük devrik cümleler. Nersinden baksan hibrid bir müzik bu." "Hibrid" lafını anlamadığımı farkedince ekliyor: "piç bir müzik bu" yıllar sonra, bir araba yolculuğunda radyomuza yeniden düşen bu parçayı bu kez seviyor. benim aklımda ise yaptığı tanımlama...içinde herşeyden var, piç bir müzik...tıpkı türkiye gibi, türkiye'nin müziği.ikimiz bir fidanın güler açan dalıyız...hepsi bu kadar işte, başka söze gerek yok.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment