Friday, April 24, 2009

BAYRAMA GİTMEYEN ÜÇ ÇOCUK

1. Ç ı r a k

Denize sapa suratıyla karmaşık bir çocuk olan çırak
Gözleri ince tuzaklar, güneşli delilikler peşinde
İçinden ağlama teneffüsü’dür şimdi
Vietnam, Filistin, İrlanda

Tam kuşlara buğday serpme saati
Savaşları okuyor renkli gazetelerde

Annesini Perşembe gömdüklerine göre,
Daha bir haftadır böyle algın
Islak, sarı toprak, günlük kokusu
Kuru, kanlı toprak, barut kokusu

En iyisi büyümeden buralardan kopup gitmek
İşçi mi korsan mı bir şey olmak üzere
Bir kereste motoruyla ormanlık bölgelere
Bu ilk alıştırması
Dişlerini kenetler, çıkar gider çırak

İlerde kesilecek başları düşünür
Erken mi yoksa daha düşünmek için?

2. Ö ğ r e n c i

“İnsan bir aşk bulmalı onu yaşamalıdır
“Geometri de, beden eğitimi de hiç ve boşuna
“Esnetir Tarih, takma dişleri sarı ve üstelik Coğrafya
“Şimdi okuldan sansar gibi çıkmalıyım
“Koşup dağılmalı Mayıs bayrakları dalgalanan kente
“Bildiri olup dağılmalı insan büyüyünce
“Şimdi bu sıkıntıyı kuşlara savurmalı
“İki ölüm boyu yüksekte salınan bir uçurtma
“Gel be ipimizi koparalım, ev ve iştah da ne
“Yeni bir töreye doğru yeni bir donanma
“Başka bir ulus belki, başka bir ülke
“Tanrıyı ekmeğe göre yeniden tanımlayalım
“Yeni bir yürek için zaman ve kalkınma
“Olmazsa yıkılalım, kim bu sıkıntı her zaman göğüste
“Olmazsa olmasın, amcamda bir tabanca var
“Ve çok sever beni
“Nasılsa vururum birilerini!”

3. T u t u k l u

burda okul bile var remziye teyze
dayak bile yiyoruz öğretmenimizden
birdirbir oynuyoruz kimseye görünmeden zeki diye
bir çocukla ben
onunku da hırsızlık fakat çok komik bir suratı vardır
şişmandır ve durduğu yerde güler
ömer abi var yozgatlı bir gardiyan vurmaz insana
vurur gibi yapar
ötekiler herkes döver bu koğuşta
dokuz çocuk olduk babası yurtdışında
sürgüne dağıtıma gitti ötekiler hep
elli kişi mi ne kaldık
kimisi de çıktı bu zeki de gider yakında
herkes burda kediyi tekmeler minnoş diye bir kedi
var
beni ise yalar o da elimi ve yüzümü yalar iyi severim
cepçi olan yeni çocuk adını garip koyalım bu kedinin
dedi de
dedi annadın mı diye tutturdu garip diye bir kedisi
ölmüş eskiden
bu dünyada amma tuhaf çocuklar yaşıyor
kafam çok kızıyor ama ben burda herkesten
küçüğüm tabi ve marangoza ancak yazarlar yaz
bitince
ve burda kalırsak
o zamana kadar babam bile dönmüş olur belki

karpuz istedi canım bugün bir de eşki elma
vardır ya vardır ya kiraz getirseniz biraz belki
sokmazlar kantinde var derler çünkü
parayla ya da işle satarlar
sen gene getir iboyu ben uzatır elimi severim
minnoşu da getiririm görüşünüze
biraz gıdıklarım sana da bir boncuk işlettim
burada en güzel yapan cafer ağaya
havalar ısındı remziye teyze ve çok pislik buralar
ister zahmet etmeyin ister cuma günü gelin
babamdan mektup getirirsiniz

dün burda üç abiyi asmışlar
suç anayasayı devirmek

zor mudur acaba asılmak

hepinize hoşça selam eder ellerinden öperim

Ergin Günçe
1973

3 comments:

Ayse Narin said...
This comment has been removed by the author.
Ayse Narin said...

İtiraf etmeliyim ki Ergin Günçe'yi yarışma vesilesiyle tanıdım. İyi ki tanıdım. Birkaç şiirini buldum internette ki en çok Mandolin, Günlerden Eylül Aylardan Ergin Günçe bir de Türkiye Kadar Bir Çiçek. Bu yıl biraz daha araştırınca dadals place'e düştü yolum. Tutuklu için söyleyeceğim şey şudur ki(ki özneldir mutlaka ama) Cemal Süreya'nın bir sözğ var ya bir şiirin bir yeri güzelse o şiir güzeldir diye, bu söze dayanarak bu şiir tarifsiz bir güzelliğe sahip. Neyse asıl diyeceğim şudur ki, koca İzmir'de bir kitabını bulamadım Ergin Günçe'nin. İstetelim Can Yayınları'ndan dediler. Tamam dedim. Kitap fuarını da altını üstüne getirdim orda da yoktu.
Son sözüm şudur ki babanız hala yaşıyor. Her bir okunan şiir için bir kişi olsa, çarpın kişilerle onu okuyan kişi sayısını o kadar yaşam koyun üstüne.

dadagu said...

adresinizi bilmediğim için kitabı göndermem de güçleşir.