Monday, December 21, 2009

Buz Mevsimi

bir orman söyler kuşlarına
onlar yanlış bilir adımı

ocak ayında güneş ve ötede
çöz desinler derinden bir parçayı
onlar yalnız bilir adımı

uğultu,kurt ulur,uzaktan gelen sesler

bir yıldız kaydı o gökten
uyku kanımda gümüşlü zehir
uzak nehirler düşerken hayatıma

gözlerimde en yeni grilikler
çöpdenizden toparladım yeni yüzümü

acı bir söz gibi ölüler geçidinde
yaşasın az önce vurulup düşen başkan

güneyde tırpansız bir şehirde
evraksız bir sahtekardı amcam

onlar bir kitaptan bilir adımı

buz mevsimi
biraz önce
ellerimi yakaladı.

5 comments:

musty said...

"gümüşlü zehir" ? [cehaletimi hoşgör]

dadagu said...

gümüşlü zehir:gümüşlü zehir.

musty said...

yanlış anlaşılmaktan çok çekiniyorum ama sormak zorundayım, düşüncelerin ve arkadaşlığın benim için gerçekten çok önemli [yani bidiğimiz önemli, ipne falan değilim korkma, hatta ipnelere gereğinden fazla hoşgörü gösterildiğini düşünüyorum, neyse], yalnız yorumlarım yüzünden beni arkadaşlıktan çıkaranlar oldu, konuşmayanlar var, çok üzüldüm her defasında, o nedenle... soruyorum bak! düşünceni merak ettiğim için soruyorum, allah çarpsın bi'şey ima etmeye çalışmıyorum !!!
Nietzche, "kalabılığa derin gözükmek isteyen anlaşılmaz olmaya çalışır, gerçekten derin olan anlaşılır olmaya demiş, ya da onun gibi bi'şey işte [özünde yani, orjinal metin daha uzun, hatırlayamıyorum]... sen buna katılıyor musun? bi de anlaşılmaz olma endişesiyle sanat için sanat yapılabilir mi [hala böyle bi sınıflama varsa eğer]? bi de cevap gelmezse "bittin ulan oğlum sen" diye mi anlamalıyım?

musty said...

bülbülün çektiği dili misali!!!!

dadagu said...

Musticim,herhangi bir endişem yok (anlaşılmak ya da anlaşılmamak gibi) genellikle aklıma geleni (bir başkasına zarar vermemeye gayret ederek) karalıyorum buraya.Birileri böyle bir olanak tanımış bedavadan,ben de yazıyorum.Yazdıklarımı biryerlere göndermiyorum,burası bir çeşit karalama defteri gibi.Yöntemim genelde serbest çağrışım,başka türlüsü pek olmuyor zaten.