Wednesday, August 13, 2008
prag,sisli sehir...insan burada kaybolabilir,kaybedebilir, kazanamaz pek, rantin ve kazanmaninsehri degil gibi gorunuyor...karl kopruunden gecerken hradcany deki evindegeceyarisi max brod ilebulusmak icin cikn kafkaydusluyorum...prag turislerle dolmus, bir yuzyiloncesinin o muhtesem siyah beyazligini yitirmeyebaslamis...almanca ve cekce degil bambaska turistdilleri konusuluyor sokaklarda...kucuk hediyedukkanlari, satilik bir suru ivir zivir. bir nevihayvanat bahcesi sendromu...ne mi demek bu? hayvanatbahcesindeki fil ne kadar fil ise prag da o kadarduslerimin sehrine uydu goruntusu ile...ama yine de,kafka, isgaller,jiri menzel in o unutulmaz filmi: "sIkdenetlenen trenler"...slav ve germen kulturlerininarasinda kalmis,jan palache in kendini yaktigi vaclavmeydani...gezmesi kolay bir sehir, anlamas zor...josefov...yahudi mahallesi...golem efsanesinin dogdugupinkus sinagogu, haham Low un korkunchikayeleri...karanlikta gri beyaz sokaklarda golem ingece insanlarin onune cikip onlara yasamlarinin sonbuyuk korkusunu yasattigini dusundum...ne guzelbiroyku, hele ki anne sozu dinlemeyen yaramaz cocuklaricin...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment