Saturday, September 06, 2008
"Blog ihmali ve istismarı " suçundan bana kesilen cezamı vezneye yatırdıktan sonra yeniden yazmaya başlıyorum. Sabah sabah bir Nico albümü ediniyorum. Aklıma sakin bir cumartesi sabahı için türlü çeşitli müzikler gelse de, nedense Nico hepsinden iyi ses veriyor. Bu kadın iğreti idi, sallanırdı, yalan söylerdi, ingilizcesi bozuktu, sesi kötüydü, şuydu buydu...Yine de Velvet sonrası kensisine çok özgün bir yer bulmayı başardı.İşte şu anda çalan "Camera Obscura" son derece güzel bir albüm. Her türlü piyasa ilişkisinden ve ticaretten uzak son derece kaliteli albümleri var. Referans olucu, ufuk açıcı. Alman olduğu için mi sanattaki bu yaratıcılığı, bilemem? Bisikletten düşerek ölen ilk ve tek müzisyen olmak gibi bir ayrıcalığı da var, orası işin tatsız kısmı. Nico dinliyorum, beni yanıltmıyor, yaptığı müzik Velvet'ın uzağına gitti yıllar içinde, ama çok hoş, bambaşka bir ses. Her gün dinlenmez bu, özel günlerde dinlenir, tıpkı Talk Talk'ın "Spirit of Eden" ı gibi, Orange Juice'ın "Texas Fever"ı gibi. Nazz'in ilk albümü gibi...Üşenmeyip bunları da yazayım. Hey blog, geri döndüm!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment