evet işte hacıdayı , ocak ayının ikinci haftası bitiyor...yıllardır bu hafta zor geçer, cevapları bilmediğim bir konudan sınava girmiş gibi olurum...çakarım o sınavdan ve ikmali seneye aynı zamandadır, yine çakarım...uzun mu kısa mı bilemem ama 24 senedir o sınava girip duruyorum işte...bir iki kere hazırlanıp da girdim sandım ama , yine hüsran yine hüsran...
sarı sedat'ı son nerede gördüğümzü ben senden daha iyi hatırlarım istersen iddaya girelim...elimizde dürüm, içinde de yeşil soğan vardı, bak bunu bile hatırlıyorum...düşünsene hacıdayı, biz bir savaş filminde kurşunlara bakarken hayran hayran, sarı sedat başka bir yerinde kentin, o kurşunların benzerlerini ( belki de aynılarıdır) taa ciğerinde, ellerinde, kemiklerinde hissediyordu...o son nefesini verdiği takside bizi hatırlamış mıdır ki? zannetmem, bir yerden duyduğuma göre böyle anlarda insan çocukluğunu ve annesini düşünürmüş...
hep birden değil de tek tek tuzağa düşürüldük, bunu da hatırladın mı? bu aralar arayıp sormuyorsun, gerekçelerine hep hak versem de hasret bu işte, laftan anlamıyor...arama desem de arardın, gelme dediğim ne geceler çıkıp geldin...gitme dedim gittin ve şimdi ara diyorum, biliyorum ki aramayacaksın...olsun, beklerim...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment