hacıdayı, koca bir hafta ölümlerle geçti gitti...bizim çocuk ömrümüzün geçtiği gibi...hatırlarsın sen, baen uzak bazen yakın şehirlerden ölüm haberleri alırdık...tanıdık tanımadık yüzlerle isimler birbirine karışırdı...ölüm haberleri, bir anda gelir ve gündüzünü geeni ikiye bölüverir...hemen bir başkasına aktarıp yükten krutulmak istersin, ararsın, bulursun, söylersin...içinin sıkıntısı gitmez yine de...ertesi gün olsun istersin, sonra bir ertesi gün, bir hafta, bir ay, bir yıl ve ölü unutulur...acı azalır, hem aray başka ölüler girer...bir süre sonra belleğin ve düşlerin gece korkulmadan girilen bir hayaletler bahçesine benzemeye başlar... ölüler unutulur, ama işte bir özellikleri de, en olmadık zamanda akla gelivermeleridir...sigarandan bir nefes de onun için çekersin...
bana gelince hacıdayı, ben koca bir paketi ölüleri düşüne düşüne bitirebilirim...haluk u hatırladın mı, parasızlıktan ya da babasızlıktan okulu yarım bırakıp bir sinemada işe girmişti...rastlaşırdık antraktlarda, bize çok güzel haaytından memnun taklidi yapardı...her neyse, onun ölümünü de başka bir gece konuşalım...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment