dün ekmek götürürken eve fırından, yan sokakta bir apartmanın girişinde oyuncak olmak için fazla ufak ama sahici de olamayacak kadar mukavvadan yapılmış bir tank gördüm... herhalde birşeylerin dekorasyonu için kullanılacaktı, ya da kullanıldı ve oraya geri bırakıldı...
şimdi ben de inanamıyorum ve anlatırken sanki kendimden değil de tanıdığım birisinden bahseder gibi bahsediyorum.ama işte tıpkı da bir belle and sebastian şarkısında söylediği gibi," i fought in a war"... bu hakikaten de oldu, savaştım, savaşı yaşadım, yaşanabilecek boyutları ile...
sevilecek bir şey değil ve fena halde bağımlılık yapıyor , bellek oraya kilitlenip kalıyor çünkü...korku eşiği geçilince (zor da olsa geçiliyor) bir umursamazlık, kendine güven ve gizli bir ölme isteği gelip yapışıyor...bu anı çok zevkli, artık sanki öldüm de geri gönderildim ve kendi hayatımdan çalarak uzatmaları yaşıyorum gibi bir garip hiz, bir baş dönmesi...savaşa gidenlerin "savaş çok kötü" demelerine bakmayın (tabi ki çok kötü) hepsinin kafasının bir yeri artık o savaşa ait, ve tekrar gitmek isteyen bir sapık yaşıyor içlerinde, bazısı itiraf edemez bunu...
belki de insanoğlunun normali savaş, biz normalle anormali birbirine karıştırıp sonra da "neden öyle de böyle değil " diye dövünüyoruz...
hayır, oğlum gitsin istemem, eğer bunu soracak bir kurnaz varsa (hep vardır) hemen vereyim cevabını...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment